Burhan YETKİLİ
K.T. Belediyeler Birliği ve Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı
(1990-1994)
Röportaj: Sevim BASRİ TAŞRALI
Burhan YETKİLİ anısına saygıyla…
K. T. Belediyeler Birliği’nin yanında Lefkoşa Türk Belediyesi’nin 1990-1994 yılları arasında Başkanlığını yapan ve 19 Şubat 2022 tarihinden kaybettiğimiz Burhan Yetkili anısına, Nisan 2021’DE Yerel Gündem dergisinde yayımlanan röportajını paylaşıyoruz.
“Vesayetten kurtulabilmek için önce güçlenmek lazım”
Birlik Başkanlığı ve LTB Başkanlığı döneminizden bahseder misiniz? Göreve geldiğinizde nelerle karşılaştınız? Ne gibi çalışmalarınız oldu?
B. YETKİLİ: 1990-1994 yılları arasında LTB ve KTBB Başkanlığını 4 yıl boyunca yürüttüm. Bu yıllar çok olağanüstü durumların olduğu yıllardı. 1990 milletvekilliği seçimlerine dıştan müdahale edildiği gerekçesiyle muhalefet parilerinin meclisi terk ettikleri ve yerel seçimlere de katılmadıkları bir dönemden bahsediyoruz. Benim politikayla çok bir ilişkim yoktu. İşadamıydım ancak durumun bu şekilde geliştiğini görünce, kentlerin başta da Lefkoşa’nın zarar görmemesi, bu durumdan minimum zararla asgari zararla kurtulması için böyle bir hedef koydum. Memleket yangın yeri. Belediyeleri ne kadar kurtarabilirsek… Böyle bir inançla girdim. Bağımsız bir de aday vardı. Ben kazandım. Meclis üyelerimizin tümü UBP’li idi. O dönemin başkanları da meclisleri de UBP’li idi.
Zor olacağını düşündünüz mü peki bu görevlerin?
B. YETKİLİ: Zorlandığım hususlar oldu tabii. Tek partili bir yönetim biçimiydi. Korumamız gereken değerler de var. Örnek verecek olursam Lefkoşa Belediye Tiyatrosu çok büyük sıkıntılar içerisindeydi. UBP’nin göreve gelmesiyle LBT’nin kapatılması gündemdeydi. UBP’ye karşı büyük eleştiriler yapılıyordu. Tiyatroya karşı husumet vardı. Bunu aşmamız gerekiyordu. Ben tiyatroya inanan biriydim. Parti ile çok alakam yoktu. Ama o tarihten sonra çeşitli görevlerde bulundum.1995-2000’e kadar MYK’sında görev aldım. İlk haftadan tiyatrocularla toplanıp konuştuk. Onlar da kendilerine yönelik baskılar olduğunu biliyor, görüyorlardı. “Bu işi bir tek şekilde kotarabiliriz” dedim. Bu dönemde hükümete yönelik eleştirel oyunları ertelemelerini daha fazla evrensel oyunlar oynamalarını söyledim. “Biz sizi yavaş yavaş alıştırarak kabul ettireceğiz” dedim. Öyle de oldu. Ttiyaytro kurtuldu, bugünlere geldi. Bunun dışında Mustafa Akıncı döneminde başlatılmış kentsel ulaşım konusu da vardı. Zarar ettiği gerekçesiyle kapatılmakla karşı karşıyaydı. Bunları kurtartık. Büyük mücadeleler verdik. Tabii bunları bilerek geldim. En azından kentlerin zarar görmesini önleyebileceğimiz önlemler alacağımızı öngörerek geldim. Bunda da başarıya ulaştığımı düşünüyorum.
“Bizden sonraki dönem parasal yönden daha da rahatlamış birdönem olması gerekirdi”
Geçmişteki belediyeciliği ve bugünü nasıl değerlendirirsiniz? Belediyeler ekonomik olarak nasıldı o zaman? Şimdi işler daha mı kolay?
B. YETKİLİ: O dönem yasada belediyelere aktarılan devlet bütçesi yüzde 5’ti. Lefkoşa’nın içme suyu Devlet Su İşleri Dairesi’ne bağlıydı. Yanılmıyorsam 1992 yılında aldık. Suyun vatandaşa götürülmesini belediyelerin yapması gerekiyordu. Bir tek Lefkoşa’da böyleydi. Su geliri yok, emlak gelirleri yok. O zaman daha zordu. Ancak o zaman çok personelimiz yoktu. Bizden sonraki dönem parasal yönden daha da rahatlamış birdönem olması gerekirdi. 19-95 yasasını, ben, Ekrem bey ile birlikte hazırladım ancak bize kısmet olmadı. Şemi Bora’nın döneminde geçti. O yasa ile devlet katksının artırılması, emlak vergisi talepleri vardı. Ancak geçiremedik. Çok uğraştık. Bu yasanın bütün kuralları bizim tarafımızdan hazırlanmıştı. Şu anda belediyelerin aldığı devlet katkısı yüzde 9.5 galiba. Biz yüzde 5 alıyorduk. Emlak vergisinin getirdiği rahatlıkla da belediyeler kabuklarını kırdılar. Ancak üzülerek söyleyeceğim ki, bir çok belediyemiz popülist davranışlar içerisine girdi. Gereğinden çok fazla personel aldı. Çok daha kontrollü yapılabilirdi diye düşünüyorum. Bu kadar ani yükselişler olmaması lazımdı.
“Belediyeler sürekli vesayet altında tutuldu”
Merkezi hükümetle ilişkiler nasıldı o dönem? Özerklik konusu halen tartışılıyor. Neler söyleyeceksiniz?
B. YETKİLİ: 1994 öncesi Yerel Yönetimlerle, Merkezi Yönetimler arasında sıkıntılar vardı. Sözde özerktik. Bir çok kararımız İçişleri Bakanlığı’na bir kısmı da Dışişleri Bakanlığı’na bağlıydı. Çok mücadeleler verdik. En basiti belediye başkanlarının ayırt edici bir amblemi yoktu. Şu anda kullanılan araçlarda kullanılan amblem bizim dönemimizde yapıldı. O tarihten beri takılmaktadır. Çok çektik. Bazı sıkıntılar yaşıyorduk o dönemde. Örneğin Gazimağusa Belediye Başkanı, tören için Lefkoşa’ya gelir, Cumhurbaşkanlığı’na girecekken polise takılırdı. Merkezi hükümetle ilişkilerde ise benim gelmemle hükümetin o dönemde sürekli başında olan parti UBP ile ilişkilerim yumuşaktı ancak vesayetten kurtulamadık. Belediyeler sürekli vesayet altında tutuldu. Parti ilişkilerimden dolayı rahattık ama gene de merkezi idare yetkilerini belediyelere devretmeyi kolay kabul etmiyordu. Halen öyle.
“Yerel hizmetlerin ada satına yayılması gereklidir”
Gündemdeki Belediyeler Reformu ile ilgili görüşleriniz nedir? Nasıl olmalı sizce?
B. YETKİLİ: Bizim dönemimizden bu yana sayının çok olduğu tartışılıyor. Ancak bizim sayımızı azaltalım deme yetkimiz ve durumumuz olamaz. Bu bir nevi nevi kendi üyenizi ihraç etmemiz demektir. Sayı azaltmak demek, kendi üyelerinizi ekarte etmek demektir. Onun için Belediyeler Birliği olarak biz bunu çok telaffuz edemedik. Ancak bir gerçek var 28 belediye çoktur. Yerel hizmetlerin ada satına yayılması gereklidir. Ama bu hizmetler 28 belediye ile mi yoksa daha az belediye ile daha büyük imkanlarla mı sağlanmalıdır. Bence daha az sayı ile daha fazla hizmeti daha immkanla kavuşturulması gerekiyor. Sayı bir çalışma ile belirlenmeli, kafadan söylemek çok doğru olmaz. Belediyeler azaltılır, güçleri, imkanları artırılırsa manevra kabiliyetleri çoğaltılırsa şimdiki hizmetlerden daha iyi hizmetler alınabileceğine inanıyorum. Bunun için de dünyada neler yapıldığı takip edilerek uzmanlar yarafından çalışmalar yapılması gerekiyor.
“Çok sayıda personel istihdamı önyargı oluşturdu”
Yerel yönetimlerle merkezi hükümet arasındaki şimdiki ilişkileri nasıl görüyorsunuz?
B. YETKİLİ: Özellikle 2000 yılından sonra belediyelerin devlet nezdinde hiçbir saygınlıkları kalmadı. Çünkü bazı arkadaşlarımız hatalar yaptılar, çok popülist davrandılar. Çok sayıda personel istihdamı önyargı oluşturdu. Bu da merkezi hükümetle aralarının açılmasına sebep oldu. Sadece belediye başkanlarına saygınlık kazandırmakla da bu iş olmaz. Meclisin saygınlığını da kazandırmak lazım. Ben 4 yıl görevim boyunca hava alanı giriş çıkışlarında hep VIP kullandım. Ben madem bu kentin başkanıyım, siz de bu kente hürmeten, saygı olarak bu başkanı kabul etmek zorundasınız.
“Vesayetten kurtulabilmek için önce güçlenmek lazım”
Başkanlara nasıl bir mesaj vermek istersiniz? Neler önerirsiniz?
B. YETKİLİ: Bu en zor soru. Saygınlıklarının artırılması lazım. İyi meclis üyelerinin seçilmesi lazım. Partilerin de buna dikkat etmesi gerekiyor. Her şeyi meclisleri ve halkla tartışmalı, kararları öyle almaları lazım. Yerel yönetimlerde katılımcılık önemli. Vatandaştan, bölgelerden görüş almaları lazım. Bu safhada belediyelerin içine düştükleri ekonomik çıkmazdan dolayı tasarruf diyebilirim. Tasarrufa gitmeleri, kaynaklarını çok iyi idare etmeleri, bir müddet personel almamaları lazım. Taki ödeme dengeleri kurulsun. Ödeme dengeleri kurulmayan, bozulan belediyeler iflasın eşiğinde demektir. Bizim borç sıkıntılarımız yoktu, iş yapamama sıkıntılarımız vardı. Kendi gelirinizle, kendi kaynaklarınızla yatırım yapmanız lazım. Bunu öneririm. Biz o zaman yaptığımız yatırımların yüzde 25’ini kendi öz kaynaklarımızla yapardık. Bir tek Lefkoşa Türk Belediyesi yapabiliyordu ama diğer belediyeler yapamıyordu. Biz hiçbir yardım almadan kanalizasyon yatırımları yapıyorduk. Mahalle mahalle, küçük küçük. Şimdi de devam ediyor. Belediyeler de ekonomik olarak da mal varlıklarıyla da güçlü olmalı. Biz vesayetle ilgili çok mücadele ettik. Bizden sonra da durdu. Vesayetten kurtulabilmek için önce güçlenmek lazım. Her yönüyle güçlenmeli. Biz o zaman daha güçlüydük.
“Belediyelerin uluslararası örgütlerle ilişkiye girmesi lazım”
Son olarak nasıl bir mesaj vermek isteriniz?
B.YETKİLİ: Benim çok önem verdiğim ve çok uğraş verdiğim Dış İlişkiler’di. Şimdi gördüğüm kadarıyla belediyelerimiz kardeş şehir ötesine geçemiyor. Belediyelerin uluslararası örgütlerle ilişkiye girmesi lazım. Benim dönemimde Lefkoşa Türk Belediyesi, İslam Ülkeleri Başkentleri ve Kentleri Birliği’nin tam üyesi olmuştu. Para yardım talebimiz olmuştu, aldık da… Ben görevde olduğum sürece üyeliğimiz devam etmişti. Bunlar çok önemli… Bunun dışında bir çok dış temasımız, çabalarımız oldu. Rumların itirazları, olumsuz etkileri oldu ama kimi zaman da mücadele ederek başardık. Şimdi böyle mücadeleler hiç görmüyorum. Sizlere de bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. Belediyecilik tarihine bir nevi ışık tutacaksa, ufkunu açacaksa mutlu olurum.